1.Karl Kimdir? 1. Karl Hayatı
1. Karl olarak bilinen 17 Ağustos 1887 tarihinde ise hayata gözlerini açan ve Avusturya’nın belgelerle kanıtlanmış son hüküm sürmüş kralı olarak da bilinmektedir. 1.Dünya Savaşı’nda Avusturya- Macaristan için ortak yol bulmak adına müzakereleri gizli yürüterek etmiştir. Gizli yürütmesinin bir sebebi ise içerisinde bulunan ve ona düşman olan birçok politikacıların da bulunmasından kaynaklıdır. Bu şekilde eğer açığa çıkarsa bu müzakereler, halkı kışkırtmak amacıyla kullanılarak bu sayede Kralı tahttan indirmeyi amaçlayacaklardır. Bunun bilincinde olan Karl ise, bunu fark ettikten sonra bu adımları daha temkinli atmayı başarmıştır. Ancak bu müzakerelerde ortak yolu bulmak adına bir politika izlense de bir türlü anlaşma sağlanamadı. Karl’ın kral olduğu imparatorluğu federal bir birlik olarak koruma sebebiyetine rağmen, Avusturya- Macaristan hızla dağılmaya başladı. Bu olaylardan sonra ortak yol bulunmadığında ise iyice dağıldı. 1918 tarihinde ise Macaristan, Avusturya ile monarşik seviyedeki ilişkilerini durduklarını söyledi. Bu yılın ilerleyen aylarında ise barış anlaşması imzalamasının ardından Kral olan Karl’dan devlet işlerinden çekilmesi ve ülkeden gitmesi istendi. Ancak bu olaylardan sonra ise Karl, bu teklifi reddetti. Ertesi sabah ise onu koruyan askerler bu sefer onun ülkeden gitmesi adına onu tutuklamaya kapısına kadar geldiler. Bulunduğu saraydan kaçarak başka yere saklanmayı başardı. 6 ay kadar bir süre içerisinde tek başına hayatta ormanlarda kalarak yaşamını sürdürdü. Bir çiftçinin onu fark etmesiyle birlikte yetkililere söyleyerek onu gördüğü alanı gösterdi. Yapılan araştırmalarla birlikte köpek sürüleri tarafından elbiseleri parçalanmış halde bulundu. Bu sayede bulunarak 1919 tarihinde ise Avusturya parlamentosundan resmi olarak tahttan indirilerek İsviçre’ye sürgün hayatı yaşaması adına gönderildi. Ancak bu sürgün, onun iktidarlık ateşini daha çok kıvılcım çıkarmasına sebebiyet verdi. Sürgünlük yaşamından çeşitli yollar ile ülkesine girmeyi başaran Karl, burada kendi birliklerini kurmaya çalıştı. Burada kendi bünyesinde krala bağlılık yemini eden askerleri toplayarak kendince ordu kurmayı da başardı.
1. Karl Hayatı
1. Karl 17 Ağustos 1887 tarihinde hayata gözlerini açmıştır. Eğitimini o dönemin iyi olan yerlerinde almayı başarmıştır ve ileriki yıllarda kral olacağı için yaşıtlarının üstünden birçok ders almayı başlamıştır. Aldıkları derslerle birlikte ise birçok hocanın dikkatini de çekmeyi başarmıştır. Üstün zekâsı ve siyasi aklıyla da ileride iyi bir yönetim sergileyeceği tüm eğitim öğreten hocaları tarafından bahsedilmekteydi. Bu şekilde eğitim almasının yanı sıra çok erken bir yaşta Fransızca, İtalyanca ve İngilizceyi ana dili gibi bildiği de kayıtlardaki belgelerde geçmektedir.
1914 tarihinde ise amcası, Saraybosna suikast ile öldürülmesinin ardından Franz Josep’in ardından varisi olmaya hak kazandı. 1911 tarihinde ise Prenses Zita ile dünya evine girmeyi başardı. Kral Franz Joseph’in de ölümünden sonra 1916 tarihinde 1. Karl, kral olarak tahta çıkmaya hak kazanmıştır. Avusturya- Macaristan’ın 1. Dünya Savaşı’nın ardından müzakerelerde bulunmak ve iki taraf için orta yol bulmak adına gizli bir çalışma yürüttüğü söylenmektedir. Gizli yürütmenin bir diğer sebebi ise içerisinde bulunan ve onu düşman olarak gören birçok politikacıların da bulunmasından kaynaklıdır. Bu şekilde eğer açığa çıkarsa bu müzakereler, halkı kışkırtmak amacıyla kullanılarak bu sayede Kralı tahttan indirmeyi amaçlayacaklardır. Bunun bilincinde de olan Karl ise bunu fark ettikten sonra bu adımları daha temkinli atmayı başarmıştır. Ancak bu müzakerelerde ortak yolu bulmak adına bir politika izlense de bir türlü anlaşma sağlanamadı. Karl’ın kral olduğu imparatorluğu federal bir birlik olarak koruma sebebiyetine rağmen, Avusturya- Macaristan hızla dağılmaya başladı. Bu olaylardan sonra ortak yol bulunmadığında ise iyice dağıldı. 1918 tarihinde ise Macaristan, Avusturya ile monarşik seviyedeki ilişkilerini durduklarını söyledi. Bu yılın ilerleyen aylarında ise barış anlaşması imzalamasının ardından Kral olan Karl’dan devlet işlerinden çekilmesi ve ülkeden gitmesi istendi. Ancak bu olaylardan sonra ise Karl, bu teklifi reddetti. Ertesi sabah ise onu koruyan askerler bu sefer onun ülkeden gitmesi adına onu tutuklamaya kapısına kadar geldiler. Bulunduğu saraydan kaçarak başka yere saklanmayı başardı. 6 ay kadar bir süre içerisinde tek başına hayatta ormanlarda kalarak yaşamını sürdürdü. Bir çiftçinin onu fark etmesiyle birlikte yetkililere söyleyerek onu gördüğü alanı gösterdi. Yapılan araştırmalarla birlikte köpek sürüleri tarafından elbiseleri parçalanmış halde bulundu. Bu sayede bulunarak 1919 tarihinde ise Avusturya parlamentosundan resmi olarak tahttan indirilerek İsviçre’ye sürgün hayatı yaşaması adına gönderildi. Ancak bu sürgün, onun iktidarlık ateşini daha çok kıvılcım çıkarmasına sebebiyet verdi. Sürgünlük yaşamından çeşitli yollar ile ülkesine girmeyi başaran Karl, burada kendi birliklerini kurmaya çalıştı. Burada kendi bünyesinde krala bağlılık yemini eden askerleri toplayarak kendince ordu kurmayı başardı. Bu şekilde ülkesindeki vazifesine yeniden yükseleceğini düşünerek 1921 tarihinde ait olduğu tahtı geri alma girişiminde bulundu. Macaristan’da askeri yetkisi ve politikasıyla öne çıkan MIklos Horty’nin desteğini alamamasından kaynaklı bu girişimleri başarısız olarak sonuçlanmakla birlikte, daha sıkı denetimli bir şekilde Portekiz adalarına sürgün edildi. Bu olayların ardından ise ruhsal ve sağlığını günden güne kayıp etmeye başlayıp kendi kendine konuşmaya başladığı da çevresinde bulunan kişiler tarafından söylenmektedir. İddiaya göre Mıklos Horty’e Kral Karl, kendisi tahtta çıkardığı andan itibaren onu başbakanlığa tahin ederek yanında çalışmasını sağlayarak ona da bu bağlılığından dolayı ödüllendirilecekti. Ancak bazı kaynaklarda yazılana göre ise hüküm olduğundan sonra birçok politikacıyı ve onun aleyhinde işler yapmış ordu mensubunun idam hükmüne karar vereceği söylenmektedir. Bu idam hükümlülerin başında ise onu köpeklerle bulup, ülke sınırları dışına atan Mıklos Horty başı çekiyordu. Bu adam zekasıyla birlikte bu denilene kanmamış ve onu ikinci defa ülkesinden sürgün etmeyi başarmıştır. Karl, yaşadığı bu trajik hayatın ardından ise düşünce yetisini kayıp ederek yataklara düştü. 1922 tarihinde ise solunum yetmezliğinden öldüğü söylenmektedir. Bir başka kaynaklarda ise, Karl yine kendine ait olan krallığı geri almak adına planlar yapıp bunu yakın zamanda uygulamaya sokulacağını Macaristan yetkilileri duyduktan sonra, Karl’ın yediği yemeklere ilaçlar katıp, onun hastalanmasına sebebiyet vermiştir. Yine rivayet edilen bir kısma göre ise Mıklos Horty’nin özel bir ordusu bulunmaktaydı ve bu ordular ise onun karşısına çıkan kişileri usta bir şekilde öldürmesiyle bilinmekteydi. Karl’ın yine kral olma hevesinde olduğunu duyan Mıklos Horty, kendisinin kurduğu ajan ordusunu Portekiz’e gönderip, Karl’ı usta bir şekilde öldürüp, onun başka bir nedenden öldürüldüğü yazılmasını talep etmişlerdir. Böylece tarihin tozlu sayfalarına daha otuz dört yaşında karışmaktadır. İzlediği politika ve ülkesine sevdası, onun bu hallere gelmesinin başlıca nedenlerinden birisidir. Ülkesinin politikacıları batı tarafının birçok özelliğini kendi ülkesine monte etmesini istemesiyle birlikte buna karşı çıkan Karl, bu sayede sevilemeyen bir adam olarak Krallık yapmıştır. Kısa bir krallık yapmasına karşı halkına her zaman nezaket olmasıyla da ön plana çıkmıştır. Son kral olarak da görevini üstlenen Karl, bu görevi tekrar bir biçimde ele almaya çalışsa da bütün girişimleri başarısız bir biçimde ona geri dönmeyi başarmıştır.
Yorum gönder