Anadolu Selçuklu Devleti’nden Günümüze Kadar Korunan En Özel 6 Eser
Anadolu’daki birçok millete ve ırka hüküm süren Selçuklu Devleti birçok sayıda muhteşem eser bıraktı. Bu eserlerin birçoğu günümüze kadar korunurken birçoğu da kayıplara karışır. Camiler, hamamlar, kervansaraylar, kaleler ve bunlara benzer birçok eserle karşılaşmak mümkündür. Tarihteki birçok zorluğa rağmen bu kadar muhteşem eser çıkarılması da eserleri o kadar görkemli hale getirir. Her eserin ayrı ayrı özelliği olmakla birlikte tarihini incelediğinizde birçok anlam taşıdığı gözüküyor. İşte bu muhteşem 7 eser:
Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası – Sivas
1228 ile 1243 yılları arasında inşaatına başlanan Ulu Camii UNESCO Dünya Mirasları listesinde de yer alır. Bunun yanı sıra tarihte UNESCO listesine giren ilk camii olarak da adlandırmamız mümkündür. Camiinin en dikkat çeken tarafı kuzey tarafıyla güney tarafının birbirinden farklı olmasıdır. Ulu Camiinin kuzey tarafında türbe, güney tarafında ise darüşşifa isminde yapıt bulunuyor. Günümüzde bu farkındalığı sebebiyle birçok turistin ilgi odağı olmaya devam ediyor. Buna ek olarak camii de kullanılan zarif ve ince işlenmiş motifler ustalıkla oluşturulur. Bu motiflerden de Selçuklu Devleti’nin eserlere önem verdiğini ve onlara sahip çıktığını gösterir.
Sultan Han – Aksaray
Anadolu’da ticaret ile uğraşan insanlara bir kervansaray yaptırmak gerektiğine karar aldılar. 1229 yılında ise dönemin en görkemli padişahı I. Alaeddin Keykubat, Selçuklulara bu yapıyı inşa etmek istedi. İnşası yapılan bu eserin başlangıçta görünümü kaleye benzetildi. Görkemi ve güzelliği ile bilinen bu kervansaray bitkisel ve geometrik motifleriyle donatıldı. Bunun yanı sıra Anadolu’daki en büyük kervansaray olarak da tarihe geçti. Bu olayların ardından tarihi bir miras olarak kabul görülmesi gerektiği için müzeye çevrilmek istendi. 1959 ile 1968 yıllarında Sultan Han kervansarayı 2 kez restore edilerek müze haline getirildi.
Alanya Kalesi – Antalya
Akdeniz bölgesine Sultan I. Alaeddin Keykubat tarafından Alanya Kalesi inşa edilmesi için emir verildi. Bu kalenin konumu savunmayı güçlendirmek anlamında tarihte çok önemli bir yer alır. O dönemlerde yonca planında yapılan bir yapıydı. Daha sonrasında denizden 250 metre ileriye konumlandırarak önem kazandırıldı. Şuanda ise görkemli kapıları ve manzarası ile açık hava müzesi olarak biliniyor.
Alaeddin Camii – Konya
İnşası Selçuklu devleti zamanında başlanan bu yapı tarihi eser niteliği taşır. Sultan I. Rukneddin Mesut döneminde yapılmaya başlansa da I. Alaeddin Keykubat döneminde son buldu. Alaeddin Cami, 1221 yılında ise faaliyete geçti. Alaeddin Cami’nin üzeri ağaç ve toprakla örtülerek doğal bir yapı halinde getirilmiş ve hala doğallığını korur. Alaeddin Camii’nin en büyük özelliği ise içerisinde bulunan türbeyle alakalıdır. Bu türbe Selçuklu Devleti’nden 11 tane padişaha ev sahipliği ederek kutsal bir mezarlık haline gelir.
Çifte Minareli Medrese – Erzurum
Bir diğer adı Hatuniye Medrese olarak ta bilinen bu yapı Selçuklu Devleti tarafından yaptırıldı. Sultan I. Alaeddin Keykubat’ın kızının bu camiyi yaptırdığı tarihi bilgilerde geçiyor. Bununla beraber İlhanlılar padişahı tarafından da bu esere katkıda bulunduğu biliniyor. Caminin en göz alıcı noktası Selçuklu taş süslemelerinin olmasından kaynaklıdır. Bu taş süslemeler estetik anlayışın en nadide parçalarından biri olarak görünüyor. Ayrıca Osmanlı döneminde de kullanılan bu cami IV. Murat tarafından tophane olarak kullanıldı. Daha sonrasında kışla olarak ta hizmet veren bu tarihi yapı günümüzde müze halinde kullanılmaya devam ediyor.
Gökmedrese – Sivas
Sultan III. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1271 yılında şu anki Sivas iline inşa edilir. Açık avlusu, iki katlı olması ve 4 tane evyan bulundurması en dikkat çeken özelliklerindendir. Öte yandan tarihi mermer taşından yapılan kapısı da bu yapıya zengin bir görünüm katar. Yapıldığı tarihten bu yana birçok medeniyetin bünyesinde barındıran bu cami son zamanlarda turistlerinde ilgi odağıdır. 1926 yılından bu yana Gökmedrese müze olarak kullanılmaya devam ediyor.
Yorum gönder