Avrupa Hun İmparatorluğu
Avrupa Hun İmparatorluğu, 376 yılında başlayan çeşitli akınlarla Avrupa’daki Hun etkisinin artmasının kuruluşuna zemin hazırladığı bilinen bir devlettir. 434 ile 469 yılları arasında hüküm süren Hun kavimlerinin birleşmesi ile oluşmuş bir bozkır topluluğu olarak da adlandırılmaktadır.
350 yılında Avrasya bozkırlarından batı yönüne hareket ederek kendi dönemlerine göre gelişmiş olan silah ve askeri donanımları, yüksek hızları ve savaş taktikleriyle diğer kavimleri bulundukları yerlerden sürerek ya da egemenlik altına alarak doğu Avrupa’nın büyük bir kısmını kontrol altına aldıkları bilinmektedir. 434 yılında Atilla hükümdarlığı altına girerek, 35 yıl kadar sürecek olan bir devletin temellerini atmışlardır.
Hunların baskısı nedeni ile oluşan hareketlilik, Avrupa’nın sosyal ve kültürel, yapısını değiştirmiştir. Bununla birlikte, bugünkü Avrupa yapısının temellerini oluşturan kavimler göçünün başlamasında ve batı roma imparatorluğunun yıkılmasında da önemli bir rolü olduğu bilinmektedir.
Avrupa Hun İmparatorluğunun Kökeni
Kökeni ve diğer eski antik topluluklar ile ilişkileri hala kesinlik kazanmamış olan Avrupa hun imparatorluğu hakkında, hala pek çok tartışma bulunmaktadır.
Bilinen tarihsel kaynaklar, hunların Avrupa içerisinde birden ortaya çıktıklarını ortaya koymuş olmakla birlikte, Romalı tarihçilere göre hunlar, tek bir bozkır kabilesinden gelme değildirler.
İlerleyen yıllarda hunların kuzey kolunun Çin ile yaptıkları savaşı kaybetmelerinden ötürü kuzey batıya göç etmesi söz konusu olmuş ve Avrupa hun imparatorluğu hakkında, kısmen de olsa göç eden bu halkların köksel, kültürel ve genetik açıdan bir devamı olduğu fikri pek çok kişi arasında yaygınlaşmaya başlamıştır.
Bilinen dönemin Çin kaynaklarından yola çıkılarak oluşturulan bazı teorilere göre, hun halkının devamı olarak, 3. yüzyıla kadar süren batı hunlar ve doğu hunların, buradan yola çıkarak 375 yılından itibaren Asya’dan Doğu Avrupa topraklarına kadar gelip Avrupa Hunlarının temelini oluşturduğu iddia edilir. Hatta, Avarlar, Bolgarlar ve Hungarların da aynı kökenden geldikleri öne sürülen teoriler arasındadır.
Avrupa Hun İmparatorluğunda Akrabalık İlişkileri
Bazı tarihçiler, Avrupa hun imparatorluğu hakkında bu akrabalık ilişkileri fikirlerinin yazılı kaynaklara dayanmadığını savunmaktadırlar.
Tarihçilerin çeşitli çalışmaları sonucunda, Çin hanedanlıkları ile hunlar arasında akrabalık bağları olması konusunda tartışmalar gündeme gelmiştir. Buna ek olarak, daha önce Hunlar ile ilişkilendirilmiş olan ak hunlar ve kızıl hunların da iki farklı kavim olduklarına dair görüşler ortaya atılmıştır.
Bir başka tarihçiye göre ise, hiçbir savaşçı bozkır topluluğunun etnik olarak tek bir milletten oluşmadığı savunulmuştur. Araştırmalara ve ortaya atılan teoriye göre, tarihte aynı isim ile anılan pek çok devletin ismi seçmek için nedenleri olduğu öne sürülmüştür. Geldikleri yer ya da yaşama şekillerinden dolayı düşmanları tarafından böyle anılmış olabilecekleri gibi, ismin ününden dolayı da kullanılmış olduğu ancak kan ilişkisi olmadığı savunulmuştur.
Avrupa Hun İmparatorluğunun Yıkılış Süreci
Avrupa hun imparatorluğu Son seferinden bir süre sonra, 453’de Attila ölmüş ve tahtına en büyük oğlu İlek han geçmiştir. Ancak bu durumdan dolayı diğer iki kardeş arasında taht kavgalarının da başladığı bilinmektedir.
Çıkan karışıklığı fırsat bilen bazı kabileler bozkır kabilelerinin kurmuş olduğu birlikten ayrılmış ve bu nedenle devletin dağılma süreci başlamıştır. Attila’nın ölümünden bir yıl sonra Hunlar girdikleri bir savaşta yenilgiye uğramışlardır.
İlek’in yerine tahta geçen kardeşi de 469’da Bizans’a karşı yapılan savaşta ölmüştür. Bazı tarihi kaynaklarda bu durumun hun devletinin sonu olarak kabul edildiği bilinmektedir. Attila’nın en küçük oğlunun ise, hun kabilesinin bir kısmı ile doğuya doğru göç ettiği bilinmektedir.
Karadeniz’in kuzeyindeki Türki kitlelerle karışan bu topluluk bugünkü Bulgarların atası kabul edilmektedir.
Yorum gönder