Azadistan
Azadistan İran’ın Tebriz’de Rus İmparatorluğunun etkisinin azalması ile 23 Haziran-14 Eylül 1920 tarihlerinde bağımsız olan kısa ömürlü bir devlet olarak kayıtlara geçmiş bulunmaktadır.
Dünya Savaşı’nda İran topraklarını işgal etmiş olan Osmanlı Ordusu Mecdulsaltana’yı vali olarak atamış olmakla birlikte, Tebriz ve Urumiye kentinde örgütlenmesini sağlamıştır. Osmanlı Ordusu’nun Azerbaycan Bölgesinin işgal edilmesine karşı çıkan Şeyh Muhammed Hiyabani ve arkadaşlarını Kars’ta hapsettikten sonra Fars’a sürdükleri bilinmektedir.
Bu durum genel olarak Osmanlının kendi otoritesini sarsan bu kişileri örnek olarak tayin etmekle birlikte, bu tür davranışlarda bulunacak ya da bulunmayı düşünen diğer herkese örnek teşkil etmesini istediği için yaptığı düşünülmektedir.
1918 yılının kasım ayında Osmanlı Ordusu’nun geri çekilmesinden sonra Hiyabani, Azerbaycan Bölgesine dönmüş olmakla birlikte Azerbaycan Demokrat Partisi’nin faaliyet ve işlemlerini yeniden canlandırmış ve hareketlilik kazandırmıştır.
Bu durumun akabinde, ilerleyen dönemlerde partinin “Teceddüt” gazetesi çevresindeki Hiyabani ‘nin destekçilerinden oluşan “Teceddütiyun” ve Zeynalabidin Han’ının destekçilerinden oluşan “Tenkitiyun” destekçileri olarak ikiye bölündüğü ve yine güç kaybettiği bilinmektedir.
Azadistan Kuruluş Süreci
Kaçar Hanedanı sadrazamı olan Vüsuk-üd Devle, bilinen kayıtlara göre 1919 yılında İngiltere ile anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşma şartlarına göre ise, İngiltere’nin İran’a 2 milyon pound kredi vermesi ve demiryolu inşa etmesi söz konusudur.
Bu anlaşma şartı ve kredinin karşılığı olarak ise, İran’ın silah satın alma, askeri eğitim ve kendi müsteşarlığını İngiltere’ye vermesi şart koşulmuştur. Azerbaycan Demokrat Partisinin bu anlaşmaya karşı çıktığı bilinmektedir.
Sadrazam Vüsuk-üd Devle ’nin, bu dönemde Azerbaycan’da pek tutulmayan Aynuldovle’yi Azerbaycan’a vali olarak tayin ettiği ve akabinde Azerbaycan emniyetinin başına İsviçreli Bierling’i atadığı bilinmektedir. Vüsuk tarafından yapılmış olan bu atamalar ve Kürt Şikak aşireti reisi İsmail Ağa Simko’nun art arda yapmış olduğu saldırıları Azerbaycan’da büyük bir rahatsızlık oluşmasına neden olmuştur.
İsviçreli Bierling’in mizaç olarak sert biri olduğu bilinmekle birlikte, atandığı yerde de sert davranmıştır. Bu duruma bir örnek olarak ve Azerbaycan Demokrat Partisi üyesinin tutuklanması gösterilmektedir. Bu durumun sonucu olarak ise, Hiyabani ‘nin halka emrederek emniyet müdürlüğüne baskın düzenlediği bilinmektedir.
Hiyabani ve Azerbaycan Demokrat Partisi Tebriz’in yönetimini ele geçirmiştir ve 23 Haziran 1920 bağımsızlığını ilan etmiştir. Ardından kurulmuş olan ve gayet kısa süreli bir devlet olarak ayakta kalmayı başaran topluluk ise, “Azadistan” olarak adlandırmıştır.
Azadistan Yıkılış ve Yok Oluş Süreci
1920 yılının Eylül ayında, Hidayet Muhberulsultan, “Azadistan“‘ devletinin çağdaşlaşma politikasından rahatsızlık duymuştur ve akabinde toprak ağalarıyla iş birliğini sağlamıştır.
Bu durumunun sonrasında Tebriz’e girerek Kazak birlikleri ile iş birliği yapmış ve “Azadistan“‘ devletine saldırmıştır. Saldırıların ve çatışmaların dört gün sürdüğü bilinmekle birlikte, bu durum devletin yok olmasına neden olmuştur.
Devlet için genel olarak söylemlere bakıldığında ve kayıtlar incelendiğinde, bir partinin ve bir liderin ortak çalışması sonucunda kurulduğu söylenebilmektedir. Genel olarak, bağımsızlık mücadelesinin iyi bir örneği olarak tanımlanmakta ve bu noktada örnek gösterilmektedir.
Kısa süreli bir yönetim ve var oluş süreci geçirdiğinden dolayı hakkında fazla kayıt ya da kaynak bulunmamakla birlikte, özgürlüğün ve bağımsızlığın öneminin anlatılması konusunda örnek gösterilen bir yapısı olduğu bilinmektedir. Devletin kurucusu olan Hiyabani adlı kişinin ise, haksızlığa ve bağımlı yaşamaya dayanamadığının bir göstergesi olarak devleti kurduğu söylenmektedir.
Tüm bu rivayetler, az sayıda kaynak ve bilgi göz önüne alındığında, bu devlet, için genel olarak özgürlüğün simgesi denilebilmektedir ve bu durumun yanı sıra, Azadistan devletinin yok olmasından sonra, Hiyabani ‘nin de uzun süre yaşamadığı bilinmektedir. Kayıtlara göre Hiyabani, 14 Eylül 1920’de öldürülmüştür.
Yorum gönder