Hazarlar
Türk ırkına mensup olan Hazarlar kırım yarımadasına yakın bir bölgede idil kıyılarının kenarında 468 senesi ile 965 seneleri arasında yaşamıştır. Bu ulusu genel olarak ön bulgur, Uygur, Peçenek ve Sabirlerin oluşturduğunu dile getiren Arap ve Bizans kaynakları, Musevi kaynakların da desteklemesiyle bu şekilde ifade etmektedir. Çoğunluğunun Museviliği 8. Yüzyılda benimsemesiyle bilinen Hazar milleti farklı bir dine mensup olmasıyla dikkatleri üzerine çekmektedir. Farklı bir inanışa yeltenen çok az Türk ırkından biri olan Hazarlar diğerleri gibi İslam ve gök tanrı dinlerine inanmayı sürdürmemişlerdir. Kafkasya bölgesinde iktidara sahip olmuş Karadeniz’in kuzey kısmından başlayarak Avrupa’nın doğu tarafına kadar olan bölgede yaşayan Hazarlar zaman geçtikçe büyümüştür. Avrupa bölgesinde önemli devletlerarasına giren Hazar devleti diğer ülkelere de yön veren siyasi bir etken haline gelmiştir.
Dönemsel siyasi içeriklerin seyrini değiştiren ve ticarete yön veren Hazar Türkleri ülkelerin birbiriyle olan ilişkilerini biçimlendirmeye başlamıştır. Kökenlerinin nereden geldiği tam olarak belli olmayan Hazarlar birkaç SSCB ülkesinde yaşayan araştırmacıya göre Kafkasya’nın kuzey tarafında yaşamını sürdüren yerli halklardan biri olarak belirtiliyor. Birçok tarihçi ve ırkları araştıran insanlar tarafından Hazarların Türk ırkından, Uygurlardan ya da tiele milletinden olduğu söylenmektedir. Göktürk devletinin teşkilatlanmasının devamı olan Hazar Türklerinin teşkilatlanması bazı yönlerde farklı içeriklere sahiptir. Devleti yöneten Hakan Hududu l alam isimli kaynağa göre Türk törelerine uygun bir ilahi kaynak ve aşina sülalesinden gelen bir kişidir. Bu kaynağa göre hakan olmanın koşulunun belirtilen sülalelerde yer almak olduğu savunulmuştur.
Kağan olanların bir dişi kurt olan Asena’dan ürediğini ve hakan olmak için birtakım şartlara uymak gerektiği savunulmuştur. Kağanı öldürme ve onun canına kıyma geleneği Hazarlarda yer alırken Batı Türklerinde de bu alışkanlık görülmekteydi. Kağanın görevine geldikten sonra yaşayacağı süre için bir sınırlamanın belirtildiğini söyleyen İstahri isimli Arap tarihçiye göre kağanın öldürülmesi bu sürenin dolması anında gerçekleşirdi. 40 sene tahtta kalmış kağanın yaşlı ve güçsüz olduğu düşünüldüğü için katledildiğini söyleyen İbn Fadlan’a göre yargılama kabiliyetinin zayıfladığı da düşünülerek kağanın öldürüleceğini söylemiştir. Kündür isminin kağanın yardımcısına takıldığı dönemde çavışgır ismi de yardımcının yardımcısına söylenirdi. Hatun isminin devleti yöneten kişinin karısına takılması diğer Türk ırklarında da rastlanan bir gelenektir. Vefat ettikten sonra mezarı özenle hazırlanan Kağan, devletin tüm işlerinden sorumlu ve devleti yönetme yetkisini kendisinde toplamış kişidir.
Hoşgörülü olma özelliğiyle tanınmış Hazarlar bütün inançların yargı önünde temsil edilmesini sağlamıştır. Esas olarak ticari davalara bakan Atil mahkemeleri Hazarların yargı sistemleri arasında yerini almıştır. Kırımın sahil kasabalarında Bizans’a ait limanları yıllarca ablukaya almış Göktürklerle beraber hareket eden Hazar Türkleri Göktürklerin Kafkasya yöresindeki yönetimi üstlenmesini de desteklemiştir. Göktürk budun beyliği zamanlarında o kısımda yer alan faaliyetleri artıran Hazar Türkleri aşağı idil ile Kafkasya bölgesindeki etkinlikleri fazlalaştırmıştır. Hazar kağanlığının kurulmasına öncülük eden Bey ve kağan ismini taşıyan yöneticiler Göktürk devletinin dağılması üzerine Hazarlar ile batı Göktürk milleti beraber hareket etmiştir. Karadeniz ve hazar denizinin arasında kalan bölgede yer alan Hazar ülkesi bünyesinde çok sık İrminiye ve Azerbaycan’ı da barındırmıştır. Karadeniz’in kuzey bölgesine yer alan bozkırlara ulaşan bu topraklar Kuzey kesimde yer alan itil Bulgarlarının yaşadıkları bölgeyi de içine alıyordu.
Bölgede yer alan Bizans ile Türk beylikleri arasında bir tampon niteliği taşıyan Hazar Türkleri bununla beraber İslami hilafet devletleri ile sasani devletine karşı Bizans’a karşı durmuştur. Buna rağmen Hazar ülkesiyle ilişkilerini kuvvetlendiren Bizans ülkesi Rusların Hristiyanlığa inanmaya başlamasıyla beraber burada da Hristiyanlığı yaymaya başlamıştır. 1030 senesinde son darbeyi Peçeneklerden alan Hazar Türkleri Egemenliklerini 1016 senesinden sonra Kırım ve Azakta, aşağı idil kenarlarında sürdürmüştür. Buralarda küçük prenslikler de oluşturan Hazarlar Rus kaynaklarına bakıldığında onlara ait knezlerin hâkimiyetinde olduğu söylenmektedir. Rus ordusuna destek olmak amacıyla Bizans donanmasını yardıma gören Bizans da Hazarlara karşı kışkırtılmıştır.
Hazarların Dini İnancı
Birçok dini içerisinde barındıran Hazar dini Göktürk inancını benimsemeyi uzun yıllar sürdürmüştür. Tabiatta yer alan güçlere çok saygı gösteren ve onlara inanan Hazar Türklerinin bu inancı diğer Türk halklarının geçmişinde de görülmekteydi. Hristiyanlık inancı ise ülkenin içerisinde çok erken oluşmuş olan Hazar devleti Müslümanlığı da Arap istilalarının yaygın olduğu dönemde görülmüştür. Museviliği yaymaya çalışan Dağıstanlılar sayesinde bu dine de inanan Hazar Türkleri Hristiyanlığın yayılmasına son vermiştir. Arap istilalarının Azerbaycan ve güney Kafkasya’da yayılması üzerine Hristiyanlığın eridiği Hazar Türklerinde zaman içerisinde Rus Ortodoks kilisesinin içerisinde Hristiyan milletin yok oluşu gözlenmiştir. Yahudi inancında hangi mezhepten oldukları tam açıklanamayan Hazar milleti Museviliği devletin resmi dini olarak herkese duyurmuştur.
Hazarların Kullandığı Dil
Türk boylarının genel olarak oğuz ile ogur dillerini kullanmalarıyla beraber Hazar Türklerinde bunların arasındaki farklılıklar azalma eğilimi göstermiştir. Hazar dili olarak adlandırılan günümüz yer alan kıpçak ve oğuz isimli dilleri kullanmaya başlayan Hazar Türkleri kıpçak koluna mensup olmasıyla bilinmektedir.
Hazarlarda Sanat Ve Kültür
Salvato mezarları, Sarkel ve başkentleri Hazar devletinin sanat ile mimari açıdan en önde yer alan eserler ve bölgeler olmuşlardır. Üst kısımları keçe ile örtülü olan ve ağaçtan meydana gelen evler Hazar Türklerinin evlerinin özelliklerindendir. Tuğla tarzı evleri de kullanan Hazar Türkleri dörtgen şeklindeki evleri de yapmayı denemiştir. Tarihte zamanla güçlenen ve sınırlarını genişleten Hazar Türkleri birçok insanı bünyesinde barındırmasıyla etki alanı genişlemiş ve ardında bıraktığı eserlerin de sayısı artmıştır. Kurganları ve bazı şehirleriyle dikkat çeken Hazarlar, sanata önem vermişlerdir.
Yorum gönder