×

Iı. Abdülhamit Kimdir? Iı. Abdülhamit Hayatı

Iı. Abdülhamit

Iı. Abdülhamit Kimdir? Iı. Abdülhamit Hayatı

Iı. Abdülhamit Han, Osmanlı Devleti’nde padişahlık görevini 33 yıl yapmış ve çıktığı dönemde ise Osmanlı’nın iç sıkıntılı dönemine denk gelmesiyle de bilinmektedir. Ülke içerisinde çıkan isyanların çoğalmasıyla birlikte birçok tedbir ve yasakları da beraberinde getirmiştir.

Iı. Abdülhamit Kimdir

21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul’da gözlerini dünyaya açmıştır. 1852 tarihinde annesi ölmüştür. Sonrasında babası da öldüğünde ise amcası onu eğitme görevini üstlenmiştir.  Sıkıntılı bir dönemde büyük bir devletin padişahı olmayı başaran Abdülmecit, politikasını batıya karşı tutumlu olup Doğuya da İslamcı bir şekilde yaklaşmıştır.

Iı. Abdülhamit Gençliği

Daha dünyaya karşı yeni bilgiler edinirken annesini kaybetmiştir.  Annesini kaybettikten sonra ona babasının diğer eşi bakmaya üstlenmiştir.  Babasının vefat etmesiyle birlikte bu sefer eğitimi için amcası üstlenmiştir. 1867 tarihinde amcası ile birlikte Avrupa gezisine çıkmıştır. Bu yıllarda ise Farsça, Türkçe ve edebiyat gibi birçok dersin eğitimlerini almaktadır. Operaya da ilgisi olan sultan, kendine ait birçok eseri de bestelemeyi başarmıştır.  Ayrıca marangozluk işinde de usta olan sultan, Beylerbeyi Sarayı’nda ise birçok yaptığı mobilya eserleri ise bulunmaktadır.

Iı. Abdülhamit Tahta Çıkışı

Babası öldüğünden dolayı amcası tahtın varisi olmuştur. Amcası ise 1876 tarihinde tahttan indirilip ardından suikastte uğramıştır. Ardından tahtta abisi çıktığında ise üç ay gibi kısa süre kalmayı başarmış ardından psikolojik sıkıntıları olduğu söylenerek Çırağan Sarayı’nda hapis edilmiştir. Aynı yılın 30 Ağustos’unda ise tahtta Abdülhamit geçmeyi başarmıştır. Tahtta çıktığında ise devleti büyük sıkıntılar içerisinde ele aldığının bilincine varmıştı. Durum o kadar vahim ki devlet dış borçlarını 1875 tarihinde ödeyemez halde bir açığı vardı. Bu dönemde ise Rusyalılar sayesinde Balkanlarda birçok isyanlar alevlenmiştir. Halk tarafından kışkırtılan dış politikacılar tahttan indirilmesi gerektiğini bilerek aleyhinde birçok haber yapmıştır.

Balkanlardaki İsyanlar

Amcası döneminde Balkanlarda birçok isyan olmuştur. Bu sayede ise devletin topraklarını ele geçirilmeyi amaçlamışlardır. Abdülhamid zamanında ise Rusyalıların balkanlardaki yaktığı isyan ateşiyle birlikte birçok kara parçası kaybedildi. Bunun farkına varan hükümet ise Rusyalıların verdiği teklifleri kabul etmeyip 93 harbini ilan etmesiyle birlikte Türk-Rus çatışması yine hayata geçmiştir. Buna Abdülhamid savaşa karşı çıkmasına rağmen bu savaşa girilmiştir. Ancak bu savaşta ise devlet, Rusyalılara yenilerek birçok cephede mağlubiyet yaşamıştır.

Ermeni Sorunları

Berlin Anlaşmasında, Erzurum tarafında bulunan Ermenilerin Rus ve Fransız himayesi altında kalmasına engel olmak adına ve bu durumun düzeltmek için Ermenilere yönelik reform yapılmasını istedi. Bu yasanın ertelenmesiyle birlikte bölgede bulunan kürtlerin silahlandırılmasıyla birlikte Ermenilerin içerisinde olan devrimci ve milliyetçiler güç kazanmaya devam etti. 1887 tarihinde ise Maraş’ta, 1891 tarihinde ise Siirtte Ermeniler tarafından isyanlar başlatılmıştır. Ülkenin çeşitli yerlerinde bu isyan patlaması üzerine devlet, bu isyanları sert bir biçimde bastırmayı başarmıştır.

Rus Konsolosu Rostkovski’nin Ölümü

1903 yılında Manastır’da resmi kıyafetle olmamasına rağmen gezmeye çıkan Rus konsolosu Rostkovski, nöbet tutan Türk askeri tarafından selamlanmadığında ise elinde bulunan hançeri askerin boynuna atılarak neden selamlamadığını sordu. Belgelere göre Rus konsolosu, askere elindeki hançerle vurdu, dilini anlamayan Türk askeri ise onu tüfekle öldürdü. Bu olay yaşanmasının ardından II.Abdülhamit’i bir hayli endişelendirdi ve bu askerin yargılanmasını talep etti. Mahkemeyi özellikle takip eden sultan, olayın içerisine karışan iki askerin de idamının gerçekleşmesini istedi. 4 gün mahkeme sürdükten sonra bu yanında bulunan nöbetçi askerin de niye engellemediği sebebiyle idamına karar verildi.

Sultan olduğunda ise meclisi kapatıp, devletin bütün güçlerini kendine almıştır. Bu şekilde ise anlaşmalardan kaybedilen toprakların yarısını tekrar devletine kazandırmayı başarmıştır. Bu sıkıntılı dönemde başa geçmesine rağmen dahiyane ve adaletli bir biçimde 33 yıl boyunca tahtta kalmayı başarmıştır. Bu dönemde dış borcun kendisinin sultan olmasıyla birlikte yarısını azaltmayı başarmıştır. Başta olduğunda ise eğitim ve halkının refahını yükseltmek adına mektep, medrese, hastane ve köprü gibi birçok yerler inşa etmeyi başarmıştır. Bu yapımların da devletin kasasından bir kuruş almamış ve kendi cebinden verdiği rivayet edilmektedir. Bu dönemde ülkede tren yolunda ise yarısından çoğu demir yolu olarak yapılmayı başarmıştır. Sultan olduğu yıllarda Girit’te isyanlar çıkartıp ve Türkleri öldüren Yunanlılara karşı savaş ilan etmiştir.

Yahudilerin bu dönemde de Kudüs’ü ele geçirmeye çalıştığı ve Sultana eğer ki Kudüs’ü bize verirseniz dış borcunuzu tamamıyla sileceklerini bir mektupta belirttikleri tarihçiler tarafından söylenmektedir. Sultan, bu teklifi düşünmeden reddetmiş ve Yahudiler ise bu dönemde Osmanlı’nın iç ve dış düşmanları kışkırtarak tahttan indirmeye çalışmıştır. Bu dönemde birçok suikast gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Bir yandan da sultanın üstüne iftiralar atıp onun halk gözünde saygısız ve küçük düşürülmesiyle birlikte halkı kışkırtarak tahttan indirilmesi amaçlanmıştır.

Sultan, dine olan bağlılığı ve yaşadığı olan olaylardan sonraki bile sakinliği ile ahlaki yapıdan da adından bahis ettirmiştir. Bunların yanı sıra devlet işlerinde ise akıllı ve her zaman adaletli olmaya çalışmıştır. Tahtta olduğu sürece devletinin üstünde yaşadığı her insan için çalışmış ve onların refahı için çaba sarf ederek bu devletin bu durumdan hızlı çıkmasını amaçlamıştır. Ancak tahttan indirildikten sonra ise devletin yarısından çoğu olan kara parçaları işgal edilmiş, indirilmesiyle de birlikte Orta doğudaki savaşlar günden güne artmaya başlamıştır. 31 Mart vakası olarak bilinen bu tarihte tahttan indirilerek Yunanistan’a sürgün edildi. 1918 tarihinde ise mide rahatsızlığı geçirerek hayata gözlerini yumdu. 33 yıl yönetimde kalmasına rağmen rivayet edilenler ise inanılmaz. Sultan olan bu adamın cenazesini bir kişi bile sırtlamamış hatta cenazesine bile haciz geldiği söylenmektedir.

Iı. Abdülhamit Tahttan İndirilişi

Taksim kışlasında bulunan askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden İslam adamlarının mebusan önünde toplanarak ülkenin şeriat adına yönetilmesini amaçladılar. Sayıca kendilerinden çok olduklarını fark eden hükümet yöneticileri uzlaşma biçimin tercih ederek hepsi görevlerinden tek tek istifa etmek zorunda kaldı. Bu isyanın son bulması için çalışmalar yapıldı.24 Nisan’da ise bu ordunun ülkeye girişlerini engellemek adına İstanbul sınırlarında karşıladılar. Bu savaşta isyancılar teslim oldu. Bu isyandan sonra ise sıkı yönetim ilan edilerek halkın gözünü korkutmak adına isyancılardan sağ kalanlarını idam ettirdiler. Bu sırada ise II. Abdülhamit tahttan indirilerek Selanik’in yolunu tuttu.

Iı.Abdülhamit Dönemi Yenilikleri

Hukuk ve hukuk alanına yönelik fakülteler açılarak burada hukuka ilgi duyanlar adına birçok yenilik ile yapıldı.

Güzel sanatlar fakülteleri ise bu alanda iyi çizim veya resim yapanlar kişileri keşif etmek adına açılarak halka hizmete sunuldu.

Ticaret alanında ise kendini geliştirmek veya bu işin temellerini öğrenmek adına meraklı kişilere ise Ticaret Fakülteleri açılarak yardım edildi.

Devletin eski hayatını ve atalarını tanımak adına ise Eski Eserler Müzesi açılıma girdi.

Bu dönemde ise sultanın emri ile devlette bulunan memurların sicili ve adli kaydı tutulmaya başlandı.

Ziraat bankası, bu yıllarda kurularak devlete bağlı oldu.

Bütün yurt genelinde ise gelişim çağında olanlar için liseler kurulmasını emretti.

Sakız Adası ve Liman Rıhtımı bu dönemle birlikte inşa edildi.

Yorum gönder