Karakoyun Devleti
Karakoyun devleti Bayraklarında açıklanan damga Eski Sakalardan bu yana Hunların, Memluklerin, Selçukluların, Moğol-Tatarların, kullandığı “Ejderha yüreği” veya “Yaşam Çiçeği” damgası bulunmaktadır.
Karakoyunlu aşireti 1284-1292 yılları arasında Türkistan‘dan Fırat ve Dicle nehirlerinin yukarı vadilerine göç etmiştir. Konar göçer bir Türkmen aşireti olan Karakoyunlular yazı Aladağ yaylalarında, kış aylarını ise Diyarbakır ve Fırat civarında geçirmektedir.
Kösedağ Savaşı‘ndan (1243) sonra Anadolu‘ya hakim olmaya başlayan İlhanlılar ‘ın etkisinin azalmaya başladığı dönemlerde Karakoyunlu aşiretinin en büyük ve nüfuslu kollarından Baharlı kolu reisi Bayram Hoca Celayirîler‘e bağlı kalarak yöresel yönetimini kurmuştur.
Karakoyunlu Devletinde Siyasi İlişkiler
Kardeşi Murad Hoca ise Celayirîler‘in Musul valisi idi. 1365’ten 1382’ye dek adı geçen bu devlete tâbi olmuştur.
Bayram Hocanın 1382 yılında ölümü üzerine yerine oğlu ya da kardeşinin oğlu olan Kara Muhammed aşiretin başına geçmiştir. Kara Muhammed, Celayirîler‘e sadık kalarak babasının idare ettiği yerleri ve aşiret beyliğini elinde tutup kızını da hükümdar ile evlendirerek durumunu güçlendirmiştir.
1387 yılında Tebriz‘i ele geçirmiş ancak burayı Timur‘a terk etmek zorunda kaldıysa da ikinci defa burayı ele geçirdikten sonra Berkuk adına hutbe okutarak Timur‘a karşı Memluklular‘a itaat ettiğini belirtmiştir.
Kara Muhammed 1390 yılında beylik rekabeti sırasında Suriye‘de yapılan savaşta ölmüştür. Kara Muhammed’in ölümünden sonra yerine oğlu Mısır Hoca bey olduysa da başarılı olamayarak yerine Karakoyunlu Devleti olarak aşireti meydana çıkaran Kara Yusuf gelmiştir.
Karakoyunlu Devletinde Kuruluş Süreci
Karakoyunlu devleti, çeşitli Türk ve Kürt boylarının konfederasyonu şeklinde kurulmuştur. Sadlu ve Baharlu boylarının önde geldiği devlette Duharlı, Karamanlı, Çekirlu, Ayınlı, Hacılı, Ağaçeri, Bayramlı gibi Türkmen boyları siyasi ve askeri kadroda bulunmuştur. Karakoyunlular hakkında Moğol istilasından önce bir bilgi bulunmamaktadır. Moğol istilası ile birlikte başlarında Türe Bey’in olduğu kafileler hâlinde Doğu Anadolu’ya yerleştikleri bilinmektedir.
Moğolların kendi iç çekişmelerinin artması üzerine Hasankeyf, Muş çevresi ve Musul’da hakimiyet kurmuş Celayirîler‘e yarı bağlı bir şekilde Türkmen hakimiyeti kurulmuştur.
15 Ekim 1406’da Ebu Bekir Mirza liderliğindeki Timurlular ile Kara Yusuf kuvvetleri Nahcivan’ın batısında Aras Nehri’nin iki yakasında karşılaşmıştır. Kara Koyunlular savaşı kazanmış ve Ebu Bekir geri çekilmiştir.
Çekilirken Tebriz’i yağmaladığı bilinir. Kara Yusuf bu savaşta büyük ganimet ele geçirmiştir. 21 Nisan 1408’de Timurlular ‘ın başında Miran şah ve Ebu Bekir Mirza’nın olduğu ordusuyla Kara Koyunlular Tebriz yakınlarındaki Serdrud mevkiinde karşılaşmıştır. Büyük bir cesaretle savaşan Kara Koyunlu ordusu savaşı kazanmıştır.
Miran şah savaş meydanında katledilmiştir. Bu savaş sonrasında Azerbaycan kalıcı olarak Karakoyunlu devleti hakimiyetine girmiştir. Diyarbakır’da Akkoyunlular’ın mağlup ettikten sonra Mardin‘i kuşatan Kara Yusuf Artuklu hanedanını ortadan kaldırmıştır.
Karakoyunlu Devletinde Devlet Teşkilatlanması
Karakoyunlu Devleti teşkilâtı, esas itibarıyla selefleri Celâyirliler Devleti teşkilâtına ve dolayısıyla İlhanlılarınkine dayanmaktadır. Karakoyunlu hükümdarları da Kara Yusuf’un tahta çıkardığı Pir Bu-dak’tan itibaren daha çok sultan unvanını kullanmıştır.
Paralarda bazen ismin sonuna bahadır unvanı da eklendiği bilinir. Bundan başka han, hakan ve padişah unvanlarını da kullanılmıştır. Onların da saraylarında mühürdar, yasavul (teşrifatçı), şagavul (mihmandar), mirahor, rikâpdar, yamçı (ulak), kuşçu, sofracı, şiracı(şerbetçibaşı), kitabdar(kütüphaneci) ve diğer görevliler yer almıştır. Bu görevlilerden hemen hepsinin sayısı birden fazla olarak bilinmektedir. Hükümdarların “inak” denilen yakınları ve diğer mahrem adamları ve çavuşları bulunmaktadır.
İran’da zamanın en güçlü hanedanı olan Karakoyunlu devleti hükûmdârı Cihan Şah, Şeyh Cüneyd’e Erdebil’i terk etmesini aksi takdirde şehri yakıp yıkacağını söylemiştir. Bu hâdise üzerine Şeyh Cüneyt, Karakoyunlular ’ın hasımları olan Akkoyunlu, Uzun Hasan’dan sığınma talebinde bulunmuş ve daha sonra da Uzun Hasan’ın kız kardeşi “Hatice Begüm” ile evlenerek bu ilişkiyi bir akrabalığa çevirmiştir.
Cüneyt’in Şirvan şahlar üzerine düzenlenen bir seferde ölümü üzerine yerine geçen oğlu Şeyh Haydar da, Uzun Hasan’ın Trabzon İmparatorluğu Prensesi Theodora Despina Hatun’dan olan kızı “Martha Âlem şah Begüm ile evlenmiştir. Bu evlilikten doğan İsmail ise daha sonra Safevi Devleti’ni kurmuştur.
Uzun Hasan’ın “Trabzon Prensesi Theodora Despina Hatun ile evlendirilmesinin sebebi ise Theodora Despina’nın babası IV. İoannis (Trabzon imparatoru)’un kendi ülke toprakları olan Trabzon İmparatorluğu’nun Osmanlı istilâsından korunması için Hasan’ın yardımına muhtaç olması durumu olduğu bilinmektedir.
Yorum gönder