Kırım Hanlığı
Kırım tatar devleti olarak 1141 ile 1783 seneleri arasında Kırım bölgesinde hâkimiyet kurmuş hanlıktır. Osmanlı imparatorluğu hâkimiyeti altında bulunması 1774 senesinden Küçük kaynarca antlaşmasının kabul edilmesine kadar mümkün olmuştur Göçebe yaşam tarzından uzaklaşarak Kırım’a yerleşmeye başlayan Tatar kabileleri 13. Ve 14. Yüzyıllarda Rusya’nın içlerine hatta Kıpçak bozkırına kadar ilerlemeyi başarmışlardır.
Hacı Giray’ın başa geçmesi Altın orda devletinin yıkılmasının ardından bu bölgede ortaya çıkan iktidar olma mücadelesinin Cengiz hanın oğullarının giriştiği yarışta kendisinin galip gelmesiyle olmuştur. Mengli Giray’ın han olarak kabul edilmesi Hacı Giray’ın vefat etmesinden sonra oğulları Nur devlet ile Mengli arasında gelişen taht mücadelesinin yaşanmasıdır. Sultan ikinci Bayezid tarafından1484 yılında gerçekleştirilmiş olan Akkerman üzerine sefere bir Osmanlı savaşına ilk defa katılan Kırım kuvvetleri de eşlik etmiştir. Altın orda hanlığına son darbeyi gösteren Mengli Giray 1502 senesinde Saraya hücum gerçekleştirmiştir. Astrahan ile Kazan hanlıklarını ele geçiren Kırım hanlığı bundan sonra Altın orda devleti topraklarında hâkimiyet elde etmeye başlamıştır. Rusları yenerek onları vergiye tabi tutan Mehmet Giray 1521 senesinde Moskova’yı kuşatma altına almıştır.
1571 senesinde Moskova’yı başarılı bir sefer sonucunda kuşatma altına alan 1. Devlet giray 1551 senesinde tahta çıkmıştır. Moskova’yı yakan1. Devlet giray Kıpçaklar ile Nogaylar gibi halklardan meydana gelen büyük ordusunun katkısıyla Rusları mağlup etmeyi başarmıştır. 1572 senesinde Moskova’nın 60 kilometre kadar ilerisinde Melodiye bir yenilgi alan Devlet Giray bu seferden döndükten sonra Rusya’yı kapsayan büyük bir işgal planı kurmuştur ancak başarılı olamamıştır. Kırım’da başlayan taht mücadelesi 1577 senesinde Devlet Giray’ın hayatını kaybetmesi üzerine olmuştur. Tahtı ele geçiren 2. Gazi giray 1588 senesinde tahtı almış Bora lakaplı bir handı. Rusları tekrar vergi ödemekle yükümlü tutan 2. Gazi giray Moskova üzerine 1591 senesinde yürüdü ve değerli başarılara imza atarak adından sıkça söz ettirmeyi başardı.
Savunma tedbirleri almaya başlayan Rus milleti bu tarihten sonra oldukça zor bir döneme adım attı. 1607 senesinde hayata gözlerini yuman 2. Gazi Giray Macaristan seferlerine katılmış ve Osmanlı Avusturya savaşlarının arıdan büyük zaferle dönmüştür. Ruslarla görüşme yetkisinin kırım hanlığına devredilmesi 1676 ile 1681 seneleri arasında Ruslarla yaşanan savaş sonucunda mümkün olmuştur.
Tatarlar için Moskova’yı yıkmak ve tahrip etmek ya da vergiye bağlamak çok zorlaştı çünkü 17. Yüzyılın bitmesine yakın bir zamanda Moskova artık güçlü bir devlet statüsündeki Rus imparatorluğu olarak varlığına devam etmekteydi. Rusya’nın birçok bölgesine yayılan kozaklar devamlı akın halinde olacak güce sahip olmuş ve bununla beraber Moskova dışındaki yerlerden olan Lehistan çok fazla güç elde etmiştir. Osmanlı devleti karlofça anlaşmasını Selim Giray’ın tüm başarılarına ve siyasi gücüne rağmen kabul etmiştir ve bu karlofça anlaşmasındaki maddelere uygun yaşamak zorunda kalmıştır. Kırımı çok fazla etkileyen olaylardan biri de sonraki dönemlerde Osmanlı Devleti’nin Avrupa ülkeleri karşısında güçsüz duruma düşmesi ve bununla beraber de Rus çarlığının hızla yükselmesiydi. Kırım’a geri gelen Şahin Giray Rus ordusunu 1785 senesinde arkasına alarak bölgeye tekrar ayak basmıştır. Kırım’ın Rusya hâkimiyetine girmesini kabul etmek zorunda kalan Osmanlı devleti Kırım sınırlarına ulaşan Rus ordusuna karşı yeni bir mücadeleye girişmiştir ancak başarı sağlayamamıştır.
Kırım Hanlığı Ekonomisi
Seferlerin kazanılmasıyla doğrudan ilgili olan Kırım hanlığına ait ekonomi aynı zamanda deniz ticaretinden de çok fazla etkilenmektedir. Bulunduğu coğrafya nedeniyle denizle çok bağlantısı bulunan Kırım hanlığı bu alandaki faaliyetlere yön vererek ekonomisini canlı tutmayı hedeflemiştir. Bu şekilde hanlığa sağlanacak ekonomik kalkınmanın iyi yönde ilerlemesini hedefleyen Kırım hanlığı yapmış olduğu savaşlar ve işgal ettikleri yerlerde elde ettiği gelirlerle ayakta kalmayı istemiştir. Tarih boyunca birçok mücadeleye girişen ve el değiştiren Kırım hanlığı üzerinde birden fazla devletin isteği mevcuttu. Bir zamanlar Osmanlı devletinin hâkimiyeti altında kalan bölge zamanla başkalarına geçmiş ve bu durum ağır antlaşmalarla mümkün olmuştur. Osmanlı devleti gibi bazı devletlerin ağır kayıplar vererek kaybettiği Kırım hanlığı tarih boyunca birçok insanın yaşamının devam ettiği yer olmuştur. Birçok öneme sahip olan ve dünya tarihinde olaylara sahne olan Kırım hanlığı Türk tarihi açısından da ayrı yerde tutulmaktadır.
Yorum gönder