×

Miryakefalon Savaşı 1176

miryakefalon savaşı

Miryakefalon Savaşı 1176

Bizans imparatoru Manuel ülkesine yapılan Türkmen akınlarına son vermek ve onları Anadolu’dan çıkarmak için kalabalık bir ordu hazırlayarak sefere çıktı. Denizli yollarını kullanarak Konya’ya gitmeyi hedeflemişti. Bu şekilde, Türkleri tuzağa düşüreceğini sanıyordu.

  1. Kılıç Arslan, meydan savaşına girmeden önce düşmanın gücünü zayıflatmak istedi. Çete savaşlarıyla onları yıpratmaya çalıştı. Yol boyunca Haçlıları susuz ve yiyeceksiz bırakacak önlemleri aldı. Türkmen kuvvetleri gruplar halinde Bizans ordusunu yıprattılar.

İmparator Manuel, bu koşullar altında Denizli’den hareket ederek Sandıklı Dinar arasındaki Miryakefalon adı verilen dar ve sarp bir vadiye girdi. Manuel’in ordusu vadinin çıkışında II. Kılıç Arslan’ın kurduğu tuzağa düştü ve saldırıya uğradı. Vadinin çıkışı tutulduğu için askerler hiçbir yere kaçamadı. İmparatorun ağırlıklarına Türkmenler tarafından el konuldu. Sayısız ganimet ele geçirildi. Bizans İmparatoru sonrasında başka seçeneği olmadığından barış yapmak mecburiyetinde kaldı.

Miryakefalon Savaşı’nın Önemi:

Miryakefalon’da kazanılan savaş, Malazgirt’ten sonra ikinci olarak kazanılmış büyük bir savaştır. Haçlı Seferlerinden sonra olumlu etki yaratması beklenen fakat ters tepmesi sonucuyla 1907’den 1176’ya kadar Bizanslıların üstünlüğü Haçlı seferlerinin olumsuz sonuçlar doğrultusun da Selçuklulara tekrar geçti. Bu nedenle miryakefalon savaşı, Selçuklu ve Bizansların siyasal tarihinde ikinci bir dönüm noktası olmuştur. Bizanslılar, Malazgirt savaşı’nda büyük bir yenilgiye uğramakla birlikte, hala Anadolu’yu alabileceklerini umuyorlardı. Malazgirt’ten yaklaşık yüzyıl sonra kazanılan bu büyük zaferden sonra, artık Bizans’ın Anadolu’yu alma umudu ve mücadele tutkusu tamamen kırılmıştır. Bizans güçleri savunmada kalırken Türkler ise ilerlemelerine ve Bizans üzerine saldırılarına devam edeceklerdir. Türk fetihleri birbirini izlemiş ve I. Haçlı Seferi’nden sonra başlayan bunalım dönemi sona ermiştir.

Türklerin Anadolu’dan sökülüp atılamayacağı yalnız Bizanslılar değil, Avrupalılar da kesin olarak anlamıştır.

Yassı- Çimen Savaşı:

Hristiyanlarla mücadele eden Alaaddin Keykubad ile Moğollara karşı savaşan Celaleddin Harzemşah arasında iyi ilişkiler kurulmuştu. Ancak, bir müddet sonra Erzurum meliki Cihan Şah’ın kışkırtması yüzünden Celaleddin Harzemşah, Ahlât’ı kuşatıp ele geçirerek yıkımlara neden oldu. Selçuklularla Harzemşahlar arasında çıkan sorunlar savaşla sonuçlandı. Erzincan’ın 40 km kuzeybatısında bulunan Yassı- Çimen’de Harzemşah’ın ordusu bozguna uğratıldı. Daha sonra Erzurum meliki Cihanşah esir edildi ve Erzurum ele geçirildi.

Babailer Ayaklanması:

Moğolların doğuya ilerlemeleri, Anadolu’ya çok sayıda yeni Türkmen göçüne neden olmuştur. Bunlardan önemli bir kısmı, içinde bulundukları ekonomik konumdan hoşnut değildi. Babailer ayaklanmasının lideri baba İshak, Türkmen şeyhlerindendir. Türkmenlerin ekonomik ve bazı dinsel sorunlarını çözmek için olnaro yanına alıp merkezi yönetime karşı ayaklandı. Ayaklanma; Adıyaman, Maraş gibi Güneydoğu illerinden, Amasya ve Tokat’a kadar yayılmıştır. Doğrudan doğruya devlet merkezini hedef alan bu göçebe Türkmenler, Kırşehir dolaylarında Selçuklu ordusu tarafından bozguna uğratıldılar. Baba İshak güçlükle yakalandı ve öldürüldü.

Babailer ayaklanması, Anadolu Selçuklu Devleti’nin düzenini bir hayli sarsmıştır. Verilen mücadele, Moğol saldırılarına karşı askeri savunma gücünün de azalmasına neden olmuştur. Devletin ayaklanmayı güçlükle önlemesi, Moğollar tarafından izlenmiş, Selçukluların eski güçlerinin olmadığını görmüşlerdir.

Kösedağ Savaşı:

Babailer ayaklanmasının Selçuklular üzerinde yarattığı sarsıntıyı iyi değerlendiren Moğollar, Anadolu’yu da kendi egemenlikleri içinde almayı düşündüler. Bu amaçla, önce Ani’yi daha sonra Erzurum’u kuşatarak ele geçirdiler. Erzurum’u yağmaladılar ve geri çekildiler. Ertesi yıl Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordusu yeniden Anadolu’ya girdi. II. Gıyaseddin Keyhüsrev bir ordu ile onlara karşı sefere çıktı. Sivas ile Erzincan arsında kalan Kösedağ diye anılan bölgede iki tarafın askerleri karşı karşıya geldi. Selçuklu ordusu sayı olarak çok daha fazla kalabalık olmasına rağmen iyi yönetilemedi için Moğollar karşısında bozguna uğradı. Bu kadar kolay zafer kazandıklarına inanamayan Moğollar, Türklerin kendilerine tuzak kurduğunu sanarak bir süre beklediler. Durum anlaşılınca Selçuklu ordugâhı ve bütün ağırlıklarını ele geçirdiler.

Kösedağ Savaşı’nın sonuçları ve Moğol- İlhanlı baskısının artması:

Kösedağ’da kolay bir zafer kazanan Moğollar savunmasız kalan Anadolu içlerine doğru hızla ilerlendi. Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi ele geçirerek yağmaladılar. II. Gıyaseddin Keyhüsrev, daha ordusunun öncü birlikleri savaşı kaybettiği anda savaş alanını terk ederek Konya üzerinden Antakya’ya gitmişti. Vezir Mühezzibuddin Ali, Moğol komutanı Baycu Noyan’la bir antlaşma yaptı ve Moğol ordusunun çekilmesini sağladı.

Hiç kuşkusuz Kösedağ’daki bu savaş, Anadolu’nun Türk tarihinin en önemli ve acı olaylarından biridir.

Kösedağ yenilgisi Selçuklu siyasal birliğinin dağılmaya yüz tutmasının başlangıcı oldu. Moğol egemenliği sırasında Anadolu’da beylikler ortaya çıktı. II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in 1246 yılında ölünü üzerine, üç oğlu ve devlet adamlarının aralarındaki çekişmeler Moğolların yeniden Anadolu işlerine karışmalarına yol açtı. Moğollar, askeri işgaller ve koydukları ağır vergilerle halk üzerine baskı uyguladı. İstedikleri şehzadeyi tahta geçirip istemedikleri şehzadeleri ise azlettiler. Orta Anadolu Türkmenleri batı bölgesine göç etti. Güvensiz ortam ve vergilerin ağırlığı nedeniyle üretim azaldı. Bu olumsuz gelişmeler sonucunda Anadolu Selçuklu Devleti dağılma dönemine girmiştir.

Selçuklu şehzadelerinden II. İzzeddin Keykavus ile IV. Kılıç Arslan arasındaki taht mücadelesi sürerken, ünlü devlet adamı Cemaleddin Karatay bir süre için devlet otoritesini korumayı başarmıştır. Cemaleddin Karatay 1254’te ölünce taht kavgaları başladı. Baycu Noyan, Anadolu’ya gelerek ülkeyi Kızılırmak sınır olmak üzere ikiye böldü. II. İzzeddin Keykavus’a doğunun, IV. Kılıç Arslan’a batının yönetimini verdi. Böylece Anadolu Türk birliğinin kurulma çabalarını önlemeye çalıştı. Bir süre sonra IV. Kılıç Arslan, Moğolların desteğini sağladı. Vezir Muinüddin Süleyman ile anlaşarak II. İzzeddin Keykavus’u ülkeden kovdu.

Muinüddin Süleyman, IV. Kılıç Arslan’ı Moğolların yardımıyla ortadan kaldırarak tahta III. Gıyaseddin Keyhüsrev’i getirdi. Hükümdarların yaşı küçük olduğundan yönetimi kendi eline aldı. 1267- 1277 yılları arasında Muinüddin Pervane Devri adı verilir. Bu dönemde halk kısmen rahat yaşadı. Muinüddin Süleyman’ın ölümüyle yeniden doğan Moğol- İlhanlı baskısını başlattı.

Yorum gönder