Osmanlı Döneminde Yaşanan Tırnova Cadı Olayları
Tırnova Cadı olayları, tarihte pek çok dönemde ve bölgede karşılaşılmakta olan bir durumdur. Bu olaylardan bir tanesi de, 1833 yılında Osmanlı’nın bir parçası olan Tırnova’da yaşanmış, bu durum o dönemde yayınlanmakta olan Takvim-i Vekayi adlı gazetede dahi yayınlanmıştır. Bu durum, kayıtlara bu şekilde geçmiştir.
Tırnova Cadı Olayı
O dönemde Tırnova civarında yaşamakta olan halk, gün batımı ardından gizemli ve korkutucu olaylara tanık olmaya başlamıştır. Yolda yürümekte olduğu halde kafasına taş atılan kişiler, saldırıya uğradıklarını belirten insanlar, evlerin dağıtılması gibi çeşitli olaylar, Tırnova Kadısı Ahmet Şükrü Efendi’nin yazmış olduğu mektupta geçmiştir.
Bu durumdan oldukça korkan yerli halk, ne olup bittiği konusunda bir araştırma yaparak düşünmeye başlamış ve ardından tüm bu olayların cadılara işaret ettiğini fark etmişlerdir. Cadılardan kurtulmak isteyen halk, “cadıcı” olarak tanınmakta olan Nikola adlı bir kişiyi buraya çağırmışlar ve onunla, o dönemde 800 kuruş ücretle anlaşma yapmışlardır. Nikola da kendi incelemesi ardından, bu duruma cadıların neden olduğunu kesin olarak belirtmiştir. Bundan sonra da cadıların yattığı yerin tespiti yapılmıştır. Bunun için Nikola, kadı Ahmet Şükrü Efendi, halk beraber mezarlığa giderek, cadıları tespit etmeye çalışmışlardır.
Cadıların tespiti için ise şu yöntem kullanılmıştır. Nikola, resimli bir tahtayı parmağına takmış ve bunu döndürmüştür. Tahtanın durduğu yerin, cadı mezarı olduğuna inanılmıştır. Bu şekilde 2 mezar bulunup, kime ait olduğuna bakılmıştır. Bu mezarların, eskiden yeniçeri olan Abdi ve Ali adlı adlı iki kişiye ait olduğu görülmüştür.
Bu kişilerin, hayatları esnasında soygun, gasp, yaralama gibi suçlar yaptığı da belirtilmiştir. Ardından bu cadılardan kurtulmak istenerek, mezarlar açılmıştır. Ancak burada ilginç bir durum yaşanmıştır. Zira cesetler gözleri açık, boyut olarak da daha büyük bir vaziyettedirler. Bundan sonra bu cadılar, mezarlarından çıkarılmıştır. Nikola’nın bunların karınlarına kazık çakılıp, kalplerinin kaynar suda haşlanması gerektiğini söylemesi nedeniyle bu uygulama yapılmıştır. Ancak bu, cadıları durdurmamıştır. Ardından halk yeniden mezarlığı gelmiş, Nikola bu sefer cadıların yakılmasını, böylece yok edilmesini söylemiştir. Ardından yakma sağlanınca küller de gömülmüştür. Bu uygulama ardından cadı olayı da son bulmuştur.
Yorum gönder