Selçuklu Devleti’nin Anadolu’daki Değişim ve Sınırları
Anadolu Selçuklu Devleti’nin Anadolu topraklarında kurulmasının en büyük sebebi, konum olarak her noktaya erişiminin olmasıdır. Bu sebepten dolayı Anadolu topraklarında kendi düzenini oluşturup ona göre şekil vermesi gerekiyordu. Aynı zamanda Anadolu toplumlarının bazı noktalarda kendilerini geliştirip o noktalar bir bütün olarak değiştirilmesi gerekiyordu. Anadolu Selçuklu Devleti bu isteği zaman içerisinde gerçekleştirerek bu değişimi sağladı. Aynı zamanda 1075’ten öncesi de Anadolu için önem arz ediyordu. Türkler bu tarihte Anadolu topraklarına büyük kitleler halinde geldiler ve yerleşim sağladılar. Toprakların verimi, toplumsal yapıyı, nüfus yoğunluğunu ve ekonomik ilişkileri güçlendirme de en büyük etkendi. Fakat bu avantajları istedikleri gibi düşünüp geliştirip kullanamadılar. Bunun sebebi ise aynı Türk milleti gibi birçok milletten insanın topraklar üzerindeki düşüncesiydi. Bu istek ve düşünceler zaman geçtikçe Anadolu’da kurulmakta olan devletleri de etkiledi. Anadolu Selçuklu Devleti’nin de bu sebepten dolayı kuruluş aşamasında etkilendiği gözüküyor.
Dönemde gerçekleştirilen I. Haçlı Seferi’nin yol açtığı birçok kötü etki buluyor. Bu etkilerdeki çalkantılar topraklardaki durumu daha keskin ve kötü bir hale sokar. Fakat bu durumun Anadolu Selçuklu Devleti’nin siyasi ve toplumsal etkisinde bir birlik sağlamaya itmiştir. Bu da toprak üzerindeki sınırları şekillendirmede etkili olur. Aynı zamanda Anadolu Selçuklu Devleti bu birliktelik ile Anadolu topraklarında güçlü bir devlet oluşturma yönünde gelişme sağlar.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurulmasındaki bu zorlu süreç, öncesinde ve sonrasında büyük topraklar kaybetmesine neden olur. Bu yüzden daha dikkatli davranan devlet, bazı topraklarda terk edilmiş yerleri seçerek ele geçirmeye devam eder. Zaten dönemdeki karşılıklılık sebebiyetiyle bazı kentlerin nüfus bakımından azaldığı gözüküyor. Bu durumdan iyi yönde faydalanmak isteyenlerde aynı süreçte devletine katkıda bulmuştur. Tarihteki bazı kaynaklarda bu tür davranışların devletlerin gelişme döneminde yeniden canlandığı ve yeni kentler kurduklarını söyler. Arap ülkelerinde ün yapmış coğrafyacı İbn Said, o dönemde Anadolu’da gelişkin 24 farklı şehir olduğunu söyler. Aynı zamanda ticaret yollarının birbirleriyle bağlı olmasında kaynaklı olarak bu şehirlerin nüfusu da fazladır. Birkaç şehrin 100 binden fazla millet barındığını da kaynaklarda görmeniz mümkündür. Bu topraklarda hüküm süren İlhanlı Devleti yıkılması ve Anadolu’da büyük etki bırakmıştır. Ek olarak Moğolların Anadolu üzerindeki baskısının kalkması da Anadolu Selçuklu Devleti’nin iç politikasını esasen sürdürmesinde etki sağlar. Bu da sosyoekonomik ve kültürel açıdan bulunduğu topraklarda gelişme sürdürür. Arap asıllı ünlü gezgin İbn Batuta, eserlerinde Anadolu’yu refah ülkesi olarak tanımlar.
Süleyman Şah Zamanında Devletin Sınırları
Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Süleyman Şah toplam 8 yıl boyunca devleti en iyi şekilde yönetir. Süleyman Şah, bu dönem içerisinde ülkenin sınırını büyük ölçüde değiştirir. Gerek yaşantısı gerekse ilkeleriyle gelecek nesillere de örnek olacak bir yaşam sürdüğünü gösterir. Bununla beraber Anadolu Selçuklu Devletinin sınırları:
- Kuzeyde Karadeniz
- Güneyde Maraş
- Batıda Bilecik
- Doğuda Gürcistan olarak belirlenmiştir.
Bu sınırlarda hatlar keskin olarak ifade edilir. Buna ek olarak devletin dönemleri içerisinde bazı sınırların değiştiğini görmekte mümkündür. Anadolu Selçuklu devletinin toprak bakımından en geniş topraklara ulaştığı dönemler, Süleyman Şah’ın olduğu dönemlerdir. Süleyman Şah’ın 1204 yılında vefat etmesi üzerine oğlu İzzeddin Kılıç Arslan gelmek ister. Babadan oğula geçen bu tahta İzzeddin Kılıç Arslan çok küçük yaşlarda geçer. Bu da devlet yönetiminde ve ülke topraklarının hâkimiyetinde kötü yön de bir etki oluşturur. Bunu erken gören amcası Gıyaseddin Keyhüsrev 8 ay sonra devletin başına geçmek ister. Saltanatı daha fazla yönetemeyen İzzeddin Kılıç Arslan, amcasına tahtı bırakmasıyla ülke sınırlarını yeniden çizmeye sebep olur.
Yorum gönder