×

Zorluk Kavramı

Zorluk Kavramı

Zorluk Kavramı

Gerçekleştirilen bir sürü zihinsel çalışmalardan elde edilen yaygın kanıya göre kişiler, uygulanacak bir işi ‘zor’ şeklinde belirtmemek için çabuk netice almanın ve en az seviyede emek harcamanın lazım olduğunu belirtmektedirler. Kişiler sıklıkla ‘zor’ kelimesi ‘zaman’ ile anlamlandırarak ona mana yüklemeye uğraşırlar. Mesela; kaliteli hayata adım atmış olan insanlar, şahsınıza “Bu iş çok mu zor ki?” diye söylüyor musunuz? Merak ettiğiniz sorunun alt manalarından biri de “Ne kadar vaktimi çalacak?” şeklinde mi? Hemen netice vermeyen ve uğraş gereken her işi zor biçimde nitelendiriyor olabilirsiniz. ‘Zorluk’ şeklinde anlamlandırdığınız her olay veya yaptığınız her yöntem esasında beyninizde şahsınıza oluşturduğunuz engellerdir. Zorluk, planınıza doğru yol alırken bunu mümkün kılmayan veya size şahsınız kötü hissettirecek bir kavram olmak yerine aksine isteğinizi kutsal yapacak bir husustur. Mesela söyleyelim ki kaliteli yemek yemeyi şahsınıza plan olarak yaptınız ve bu manada yemek yapmak kendinize en zor gelen yeri. Öncelikle bu zorluğu belirlemek ve ismini oluşturup anlamaktır. Akabinde ise bundan uzaklaşmak yerine bu zorluğu bitirecek yollar oluşturmaktır. Mesela haftada yalnızca bir veya iki defa dolaba yerleştireceğiniz kolay hazırlanabilir poşetler sizin için basit bir başlangıç olabilir.

Zorluk Kavramı

Kilo Verme Sürecindeki Psikolojik Engeller

Beyin olarak hazır hissettiğinizde, yağ yakmak bin kat daha basit oluyor. Bu aşırı kolay gelebilir size, fakat çalışmalara göre bir sürü rejime adım atan insanın diyet esnasında aç olduklarından veya da porsiyonlarla alakalı dert yaşamalarından ziyade, zihinsel problemlerden dolayı rejim uygulamaktan caydıklarını biliyoruz. Veya da sıkılıp, yaktıkları yağın kilo kıyasıyla mutlu olmuyorlar veya anlık şekilde rejimden kaçmaktan üzüntü duyuyorlar ve birlikteliğinde suçluluk hisleriyle yoğruluyorlar, şahıslarını noksan buluyorlar. Ve akabinde, bu yanlışlarını söylemek üzere, birkaçı rejim programlarında hata buluyor veya da bünyeleri yağ yakmaya yatkın olmadığını kafalarına sokmaya başlıyor.

Kilo Vermede Asıl Sorun

Yalnızca iki kilo, veya yirmi kilo yakmak amacında olsak da, yeme-içme sıklıklarımızı farklılaştırmak mecburiyetindeyiz ve aslında aynı anda bir takım öbür hayattaki ritüellerimizi de. Bu değişimleri gerçekleştirmek rejime adım attığımız birinci günde veya birinci ayda güç hissettirmeyecektir, çünkü ilk anlardaki isteğimiz bize sıklıkla gerekli morali verir. Fakat, sıklıkla iki üç hafta içerisinde, “yeni” tüketim biçimlerimiz – eğer biz buna uygun hissetmiyorsak- bundan evvelki yaşam şeklimizle sürtüşmeye uğrar. Bunun yüzünden adım attığımız rejimi sürdürme isteğimiz yok olmaya uğrar. Rejimimizi daha güzel bir ağırlık ve hatlar için önemli manada değerlendirmek yerine, bunu bir sorun ve güçlük şeklinde düşünüyoruz. Öyle bir duruma bürünür ki, uygulamayı “düşündüğümüzden” değil de, sanki uygulamak gereğindeymişiz gibi gelir. Bu, rejimi uygulamaya adım attığımızda, karşımıza çıkacak ilk şey hissel bir problem olur.

Mükemmel Olmaya Çabalamayın

Rejim uygularken en iyi olma düşüncesi çok güçtür ve aslında çok olası da değildir. Öbür yandan, bir sürü kaliteli rejim uygulayan insan binlerce yanlış da gerçekleştirebiliyor. Kötü zamanları, kötü günleri, hatta kötü geçirdiğimiz yıllar dahi meydana gelebiliyor. Tam da bu anlarda yoldan dışarı çıktıklarına rastlanabiliyor. Fakat, tüm bunların hepsi bu insanların finaldeki elde etmek istedikleri gayelerinden kaçmıyor. Niçin mi? Çünkü yanlışlarından ders çıkarmayı biliyorlar. Ve asla aklımızdan çıkmasın ki, şahsımızla ilgili kavramlara, gerçekleştirdiğimiz kazanımlarla değil, yanlışlarımızla kavuşabiliriz.

Ne yazık ki, bir sürü rejim uygulayan insan en iyi olmaya çabalamakta keçi gibi inat ediyor. Netice olarak da, bu rejimden kaçtıklarında (esasında her an uyguladıkları gibi), bu yanlışlarını affettirmenin geri dönüşü olduğuna karar verip, suçluluk hisleri içerisinde bulunuyorlar. Bu şekilde, bu rejimden ayrılma durumları bir hafta sonu eğlencesine dönüştüğünde, rejimden uzaklaşıyorlar. Esasında bu ayrılma kaçamak şeylere karşı koyamamaktan değil, hissettikleri suçluluk düşüncesinden oluşuyor.

Diyet Yapmak Bir Yarış Değildir

Bir farklı fazla yaygın olan mesele de, yağ yakma süresi ile alakalı. Bir sürü rejime adım atan birey çok çabuk bir halde yağ yakmayı ister ve vücutlarının bu arzularını yapamayacağına ruhsal olarak hazır değildir. Öyle ki bir süre sonra yağ yakmaktan kaçarsa, moralleri tükenip, motivasyonlarını yitirmeye uğrarlar. Ne yazık ki, kişi vücudu “şekil” için değil, yaşamını devam ettirebilmek için şekillenmiştir. Bu sebeple, vücuttaki açlık anlarındaki güç depoları olan yağ miktarının bitmesi hususunda ilgilenmez. Sabırlı olmamanızla başa çıkmak ve yaktığınız yağları tekrar almamak için, rejimi bir yarış şeklinde görmeyin. Bunun yerine, rejimi bir uzun yol biçiminde düşünün. Bu şekilde endişeniz bitecek ve daha çok hayatınıza yeni besin edinimleri koyacaksınız.

Yorum gönder